Gül ile yıllarca aynı sıralarda okuduk. İlk okulda, orta okulda ve lisede aynı sınıftaydık. Liseden beraber mezun olduk. Geçen bu yıllar boyunca benim en iyi arkadaşlarımdan biri oldu Gül. Okullar açıldığında, tatilde yazlıktaki komşumuzun kızıyla yaşadığım cinsel birlikteliğimi anlattım Gül’e. Biz her şeyimizi paylaşırdık. Bana her zamanki gibi yorumlar yaptı. İyice dinledi. Fakat bu sefer bir farklı bakıyordu sanki. Tam mana verememiştim bu bakışlarına ama, bir farklıydı işte.
Yaklaşık bir hafta sonra bana “Kuzenim Selin seni çok beğeniyor. Yazın yaşadıklarını ona anlattım. Biraz bozuldu. Fakat aynı şeyleri seninle yaşamak istiyor. Ama Selin bakire. O’nu sikmeyeceksin. Güzelce sevişirsiniz, ağzına falan boşalabilirsin.” dedi. Benim yerimde kim olsa kabul ederdi. Kabul ettim. Ama içimden de geçirmeden edemedim, keşke bu teklifi Gül yapsaydı diye. Çünkü Gül gerçekten çok güzel bir kızdır. Uzun uzun kumral saçları, dolgun memeleri, incecik belli, uzun boylu bir kızdır. Selin’i ise bir iki kez anca görmüştüm. Orta boylu tombik bir kızdı. Hatırımda fazla kalmadığına göre fazla kayda değer bir numarası yoktu.
Gül’den haber geldi. Güzelce yıkandım, dişlerimi fırçaladım, parfümler süründüm, Selin’lerin evine gittim. Beni çok güzel misafir etti. 2 – 3 saat kadar seviştik. Bakire olduğu için sevişmelerimiz sırasında külodunu hiç çıkarmadı. Külodunun üstünden baya sürttüm, onu zevklendirdim. En sonunda ağzına aldı, boşaldım. Bitti. Sevişmemiz sırasında hiç bir taşkın hareket yapmadım. Külodunu çıkarması için baskı yapmadım.
Ertesi gün Gül yanıma geldi ve ‘Selin’in çok memnun kaldığını, beni çok beğendiğini ve ben istersem tekrar yapabileceğimizi’ söylediğini iletti. Memnun kalmıştım. “Olur.” dedim.
Yine haber geldi. Selinlerin evine gidecektim. Hazırlandım. Kapıyı çaldığımda karşımda Gül vardı. “Beni gördüğüne şaşırdın değil mi?” dedi. “Evet.” dedim. “Selin birazdan gelecek, oturalım.” dedi. Oturduk. Önce havadan sudan bahsettik. Ama benim gözlerim Gül’ün sütün gibi bacaklarındaydı. O eve girince zaten sikim direk kalkıyordu. Üzerinde siyah diz üstü bir etek vardı, üzerinde de saten bir gömlek. Eteği bacaklarının tüm güzelliğini gözler önüne seriyor, beni tamamen zıvanadan çıkarıyordu. Bana “Selin’i hiç zorlamamışsın, ne isterse yapmışsın, sen hep böyle anlayışlı mısındır?” diye sordu. Ben de “Bakire kalmak isteyen birinin tercihine saygı duymamız gerekir. Hem bu şekilde de ikimizde tatmin olduk. Ne zararı var ki?” diye sordum. Bana verdiği cevap: “Peki o zaman aynı şeyleri benimle de yapar mısın?” oldu.
Hiç bir şey söylemedim. Yavaşça ayağa kalktım. Oturduğu yere eğilerek boynuna bir öpücük kondurdum. İrkilmişti. Çok güzel kokuyordu. Ayağa kalktı. Dudaklarımız birleşti. Uzun uzun öpüştük. Dillerimiz birbirine kement olmuştu, tükürüklerimiz karışıyordu. Dudaklarımız ayrıldığında Gül kendini rahat bir yere bırakmaya çalışıyordu. Sadece “Selin?” diyebildim. “Bir iki saat gelmeyecek.” dedi.
Salondaki kanepenin üzerine uzanmıştı. Ben de onun üzerine doğru uzandım. Bacaklarının arasından uzanmış, dudaklarından öpüyordum. Boynuna uzandım. Boynunu öpüyor, yalıyar ufak ufak ısırıyordum. En çok kulak memelerini emdiğimde nefesi hızlanıyordu. Boynundan göğüslerine doğru indim. Bir yandan ellerimle memelerini sıkıştırıyor, bir yandan da gömleğinin düğmelerini açmaya çalışıyordum. Yarağım kol gibi olmuştu. Bacaklarının arasında olduğum için eteği uzun zamandır sıyrılmıştı. Pantolonumun üzerinden küloduna tatlı tatlı değdiriyordum.
Yalnızca 18 yıllık olan memelerinin arasına kafamı sokmuştum. Çok ama çok güzel kokuyordu. Bakmayın o zamanlarda ben de 18 yaşındaydım. Ama Benim ondan çok daha fazla tecrübem vardı. Süt kokulu memelerini yalıyordum. Uçları kiraz gibi kıpkırmızı, ama ceviz kadar sertti. Ufak ufak ısırıklarla onları daha da kızartıyor, bir yandan da Gül’ün hoşuna gidip gitmediğini kontrol ediyordum. Halinden memnundu. Fakat benim yarak iyice kalktığı için artık pantolonum muazzam rahatsız ediyordu beni. Çıkarttım. Tekrar dudaklar, memeler ve göbeğe indim. Eteğini çıkarttım. Külodunun üzerinden amını yalamaya başladım. Külodu sırılsıklam olmuştu. Kendi külodumu çıkarttım ve yarrağımı onun külodunun üzerinden amına sürtmeye başladım. Pamuklu bir külodu vardı, fakat gerek benim zevk suyumdan, gerekse amından akan sulardan hem onun külodu, hem de benim yarak sırılsıklam olmuştu. Uzun uzun külodunun üzerinde kaydım.
Kulağına doğru uzanıp, “Külodunu çıkartayım mı?” dedim. “Ne olacak o zaman?” diye sordu. “O zaman amının o güzel dudakları üzerinde kaydıracağım. İkimiz de daha fazla zevk alacağız.” dedim. “Tamam, ama içine sokmak yok. Anlaştık mı?” dedi. ‘Tamam’ kabilinden başımı salladım. Direk küloduna uzandım ve çıkarttım.
Ayna gibi amı karşımda duruyordu. Amında bir tek tüy bile yoktu. Amının dudakları iyice şişmiş, kıpkırmızı olmuştu. Ne sikilirdi ama… Kafamı uzattım. Amını yalamaya başladım. Dilimle amını yalıyor, ellerimle memelerini sıkıştırıyordum. Artık nefesinde bir değişiklik yoktu, nefesi çok hızlıydı. Ama artık iyiden iyiye çığlık atıyordu. Dilimi amıyla götü arasında gezdirmeye başladığımda bacaklarını öyle bir kapattı ki; kafamı patlatacak sanmıştım. Artık hiçbir şey duymadan sadece amını yalıyordum. Durdum. Doğruldum. Kanepenin üzerine kalktım. Sütun gibi bacaklarını omuzuma aldım. Amının dudakları arasına yarrağımı yerleştirdim. Zaten muazzam kayganlaşmış amının dudakları arasında gidip gelmeye başladım. Çığlıklar atıyordu. Yüzünde sanki gerçekten sikiliyormuş gibi ifade vardı. Titriyordu. Derken boşaldı.
Kalktım, kanepeye oturdum. “Hadi sen de beni boşalt.” dedim. Bu güne kadar hiç ağzına almamıştı. Nasıl yapılacağını bilmiyordu. İşaret parmağını ağzıma aldım. Sanki bir yarakmışcasına nasıl yapılacağını gösterdim. Anlamıştı. Kanepenin üzerinde oturuyordum, önümde diz çökmüş usul usul sakso çekiyordu. Başlarda baya tutuktu fakat çabuk kavrıyordu. Ben de az evvel amının dudakları arasında yarağımı kaydırırken ki halini düşünüp boşalmaya çalışıyordum. Sonlara doğru saçlarından tutarak hızını ayarladım ve iyice dibine kadar almasını sağlayarak ağzına boşaldım. İlk çıkanları farketmeden yuttu. Ama meniler çoğalınca duruma uyandı. Sanırım biraz midesi bulandı ama çaktırmamaya çalıştı.
Birer sigara yaktık. Yüzünde müteşekkir bir ifade vardı. ‘Selin’le birlikte bunu tezgahladıklarını, Selin’in anlattıklarından çok etkilendiğini, birazdan Selin’in geleceğini’ söyledi. Şok olmuştum. Benim yıllardır dost bildiğim arkadaşımın benim üzerimde ne planlar yaptığını yeni öğreniyor ve dumurdan dumura sekiyordum. Demekki ‘Ana bir, bacı iki, gerisine salla siki!’ doğru bir lafmış.
Selin’in bizden 3 – 4 yaş büyük bir ağabeyi vardı. Meğerse bu kızlar çocuğun porno filmlerini bulmuşlar, arada sırada onları seyreder, kendilerini parmaklarlarmış. Filmleri anlattırdım. Gerçekten tam manasıyla porno… Ben de ona “Peki o filmlerde hiç görmedin mi, kadınları bazen götten de sikerler.” dedim. Görmüş. “İstersen seni o şekilde sikebilirim. Bekaretin de bozulmaz.” dedim. “Bilmiyorum.” dedi. Yanıma yaklaşarak “Onu sonra düşünürüz, ben daha bunun tadına varamadım.” dedi.
Yine dudaklarımız birleşmişti. Üzerine geçirdiği Tişörtünü çıkarttım. Muazzam memeleri yine karşımdaydı. Yumuldum. O sırada Kapıda ses duyuldu. İrkildim. “Selindir.” dedi. Baktım gerçekten Selindi. İçeri girdi. Kapının yanına oturdu. Bizi seyretmeye başladı. Tedirgin olmuştum. Ama Gül hiç istifini bozmadan sevişmeye devam ediyordu. Ben de seviştim. Ama aklım da bir yandan Selin’deydi. Ona dönerek, “Gel.” dedim. Hiç bir şey söylemeden kafasıyla ‘Hayır’ işareti yaptı. “Gel, filmlerdeki gibi yaparız.” dedim, yine kafasını salladı. “Sen bilirsin, bizim rahatımız iyi.” dedim. Selin gitmiyor, oturup bizi seyrediyor fakat olaya da katılmıyordu.
Sikimi yine amının dudakları arasında kaydırırken Gül’ün yüzü değişmişti, inliyordu. Sanki dışardan sürttürmüyordum da amının içindeydim ve sanki Gül’ün yüzü bu yüzden sanki biraz acı çekiyormuş, biraz gıdıklanıyormuş, biraz da gülüyormuş gibi oluyordu. Gül Beni biraz ittirdi, doğruldu, Selin’e dönerek; “Ben bu işi yapacağım.” dedi. Selin ilk kez o an konuştu. “Sen bilirsin. Ama istersen bir daha düşün.” dedi. Gül bana döndü ve “İçine sokarmısın?” dedi. “Olmaz. Şimdi tahrik olduğun için böyle istiyorsun ama yarın müthiş pişman olursun.” dedim. “Olmam. Yeter ki sok.” dedi. 10 senelik arkadaşımı kollamak zorundaydım. “Olmaz.” dedim. Bana “Demin beni götten sikmeye hazırdın, ne oldu?” diye sordu. “Yaa, biri göt, diğeri am. Aynı şey mi yani?” dedim. “Olsun. Sikmeni istiyorum. Bak, sikeceksen sik yoksa sokağa çıkıp karşıma çıkan ilk çıkan erkeğe siktireceğim kendimi.” dedi. Çok ciddi görünüyordu. Kerhen tamam dedim. Yere uzandı bacaklarını iyice açtı, beni bekliyordu. Şöyle bir baktım, filmlerdeki karılar halt etmişti yanında. Ne güzel bir vücüt, gencecik taptaze bir vücut.
Bacaklarının arasındaki yerimi aldım. Saçlarını okşadım biraz. Kulak memelerini ve boynunu yaladım. Memelerine inecektim ki “Hadi!”. dedi. Kafamı çevirdim, Selin gitmişti. Yarağımı amının üzerine getirdim. Amının dudakları arasına dayadım, “Gerçekten istiyor musun?” dedim. “Hadi.” dedi. Gözleri kapalıydı. Artık benden mesuliyet gitmişti. Ufak ufak bastırdım. Biraz içeri, biraz dışarı. Yüzünde acı ifadesi vardı. Daha derine gittikçe artıyordu. Dudaklarını ısırdı. Ama helal olsun ağzından hiç bir acı ifadesi çıkmadı. Sonunda dibine kadar varmıştım. İki kolumun üzerine kalkarak gidip gelmeye başladım. Yüzündeki acı ifadesi yavaş yavaş gitti. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Hızlandıkça bacaklarını karnına doğru çekti. Ama sonuna kadar ağzından hiç bir ses çıkmadı. Gözlerini hiç açmadı. Kaç dakika siktim o halının üzerinde bilemem ama ama en sonunda çıkartarak, göbeğinin üzerine yanardağlar gibi patladım. Gözlerini açtı; “Teşekkür ederim.” dedi. Tişörtü ile göğüslerini kapatarak banyoya gitti. Arkasından baktım; Gül, “Kadınım artık.” diyor ve seviniyordu.
O günden sonra Selin’le bir daha hiç karşılaşmadık. Gül’le de Selin’i hiç konuşmadık. Okulda iki dost gitmişti, yerine karıkoca gibi davranan bir çift gelmişti. Bizi yakından tanıyan herkes birşeylerin artık farklı olduğunu hissediyordu, ama asla kimse ne olduğunu tam olarak öğrenemedi. Biz ise 1 – 1,5 sene boyunca, haftada 2 – 3 kez düzenli olarak beraber olduk.
Evlenmeyi planlıyorduk, ama annesinin tayini çıktı. Babası zaten yoktu. Buralardan ayrılmak zorunda kaldılar. Gittiklerinden 1,5 ay kadar sonra, “Böyle uzaktan uzağa olmaz, ayrılalım.” dedi. Ben ne kadar dirensem de kabul ettiremedim. Bir daha telefonlarıma ve mektuplarıma cevap alamadım.
Bazen halen onu özlediğimi düşünüyorum.