Evlendiğmde 26 yaşımda idim, ayrı ev açmış, kocamla kalıyorduk. Kayınbabam ise kendi evinde kalıyordu. Kaynanam öleliden beri kayınbabam bir türlü evlenemedi. Çok istiyordu ama, her seferinde her adayla umulmadık aksilikler çıkıyordu ve olmuyordu. Kayınbabamın morali buyüzden epeyi bozulmuştu. Kocamın teklifiyle, benim de kabulümle, kayınbabamı yanımızda kalmaya ikna ettik, bizde kalmaya başladı. Doğal olarak kayınbabamla birlikte olduğumuz süre, kocamla olduğum süreden fazlaydı. Gece gündüz kayınbabamla beraberdik. Kayınbabam kahveye falan da pek gitmezdi, sevmiyordu. “Baba çık gez dolaş biraz, dışarda güzel kadınlara bakarsın için açılır.” dediğimde, “Güzelim seni seyretmekten daha güzel ne ola ki? Sen üzülme, ben memnunum, rahatım.” derdi.
Kocam haftanın birkaç günü nöbetçidir, geceleri gelmez. Zaten biraz da bu yüzden kayınbabamla iyice samimi olduk. Geceleri genelde sohbetlerimiz, kayınbabamın birtürlü uygun kadın bulamaması ve yapamadığı evliliği konusunda olurdu. Bir gece ben artık dayanamadım, “Baba yahu artık bıraksan şu evlilik, evlenmek işini? Bak ne güzel hep birlikte rahat rahat yaşıyoruz şunun şurasında, rahatını ne diye bozacaksın?” dedim.
Kayınbabam yüzüme şöyle bir bakıp, Off’la, Ohh’la karışık derin bir ‘Ahhhh…’ çekti. O an yanlış yaptığımı anladım. Kayınbabam, “Haklısın, kızım. Ben hadi şimdiden sonra evlenmeyeyim tamam da, insanın bazı ihtiyaçları var… Hadi onu da tam söyleyeyim, kimileri hayvani arzu derler, seks yapma, seksi yaşama arzuları, içgüdüleri vardır yavrum. Geceleri nasıl uyuyabildiğimi sen gel bana sor! Zor yavrum, zor! Senin için hava hoş tabii, öyle bir sorunun yok, kocan elinin altında, istediğin an emrine amade…” dedi.
Kayınbabam tam da benim yarama dokunmuştu, “Hiç alakası yok baba! Sen de onu bana sor. Bak oğlun bu akşam da yok, taa yarın gece evde olacak. Bu nöbetçi olduğu günün yorgunluğu katlanarak bütün bir hafta devam ediyor. Görüyorsun, izinli olduğu gün de uykudan başını alamıyor. Tamam, işidir, ekmeğimizin parasıdır, haklıdır, ama, burada bir de, az ya da çok sevilmek, okşanmak, sevişmek isteyen genç bir karısı da var!” dedim. Ağzımdan bu laflar nasıl çıktı bilemiyorum. Kayınbabamın, “Canım benim, gel bakayım bana.” demesiyle, kendimi kayınbabamın göğsüne kapaklanmış, hıçkıra hıçkıra ağlar buldum.
Divanda idik, kayınbabam beni teselli etmek için hafif hafif saçlarımı okşarken, küçük küçük de alnıma yanağıma öpücükler konduruyordu. Birden ne olduğunu anlamadım ama içimde birtakım kadınsı duyguların harekete geçtiğini hissettim. Kayınbabamdan anlamadığım bir şekilde etkilenmiştim. Başımı hafif çevirip kaldırdığımda kayınbabamla dudaklarımız bir anda birbirlerine kenetlendiler, dillerimiz ağızlarımızın içinde birbirine dolaşmaya başladılar. Çok uzun süre, divanda kayınbabamla birbirimize sarılmış vaziyette öpüştük.
Kayınbabam, “Canım gelinim, güzelim, kızım benim, artık evlenmek istemiyorum, seni istiyorum, seni kendime sevgili istiyorum. Benim her şeyim olurmusun? Gelinim, kızım, sevgilim, karım, orospum olurmusun?” dedi. “Olurum! Hem de nasıl babacığım!” diyerek kayınbabamla bir daha öpüşmelerimizin tadına vararak, birbirimizi okşamaya başladık. Divana sırtüstü uzandığımda, kayınbabam eteğimin altından külodumu ustaca çekip çıkardı. Eğilip sanki çölde susuz kalmışcasına, sanki çeşmeden içine su çeker gibi amımı vantuzlayarak içine çekmeye, emmeye başladı. Dayanamadım, kasıntılarla sarsıla sarsıla kayınbabamın ağzına boşaldım. Kayınbabam “Canım gelinim, güzelim, sevgilim…” diye diye, üstümde ne varsa gayet nazikçe hepsini bir bir çıkardı. “Şahanesin benim güzel gelinim!” derken, gözleri zevkle ve keyifle parıldıyordu. “Canım gelinim benim, bundan böyle gecelerimiz yalnız geçmeyecek. Sen istediğin sürece emrindeyim. Sana hiç ama hiç doymam, yeter ki sen iste güzel gelinim benim.” derken kendisi de soyundu.
Kayınbabam çırılçıplak yanımda ayakta durup beni seyrederken, hemen bir karış uzağımda olan yarağı beni yeniden azdırmaya yetmiş artmıştı bile. Kocamın sikiyle uzaktan yakından alakası yoktu, kayınbabamın yarağı hem uzun hem kalındı. Kayınbabamın yarağı neredeyse göbeğini geçecek şekilde şaha kalkmış bir at gibi yerinde duramıyor, titremeleriyle, kasıntılarıyla beni kendine çekiyordu. Başımı yaklaştırdım ve yarağını ortasından tutup, başını ağzıma almaya çalıştım. İnanılmazdı, bayağı zorlanıyordum ve bu beni ayrıca heyecanlandırıyordu. Yarağının başını boğazıma kadar aldığımda, yarağının daha yarısı avucumdaydı. Harika bir duygu yaşıyordum. Kocamla kesinlikle böyle seks yapmamıştım, yapamamıştım. Bu koca kazık gibi yarağın içimde nasıl olacağını düşündüğümde tekrar orgazm olurmuşcasına ıslandığımı farkettim.
“Hadi!” dedim kayınbabama, “Gel, gir artık, dayanamayacağım. Hadi!” diye bas bas bağırıyordum. Bu benmiydim, inanamıyordum. Kayınbabam divana oturup beni kucağına çekti, “Canım gelinim, güzelim, yavrum benim, gel sen kendin nasıl istiyorsan öyle al, kendin ayarla.” dedi. Kayınbabamın kucağına oturdum. O koca sırık gibi yarağı amımın dudakları arasından göbeğime kadar uzanarak kayınbabamla aramda sanki bir köprü gibi amımın dudaklarını ayırıyordu. Büyük ama çok büyük bir hazdı. Tekrar öpüşmeye başladık. Kayınbabam beni yavaşça kucağında kaldırarak, yarağının başını amıma denk getirdi. Ben kayınbabamı geriye iterek sırtını divana yapıştırdım, dizlerimin üzerinde doğrularak, elimle de o koca yarağı ayarlayarak amımla üzerine oturmaya başladım. Yarağının şapkası amıma girdiğinde, amım yarılıyor zannettim. Biraz durdum bekledim, sonra milim milim kaydıra kaydıra kayınbabamın yarağının yarısını içime aldığımda, kasılmalarım sarsılmalarım başladı yine. Gözüm karardı, içim geçti, uçmak, yerlerde yuvarlanmak, ve tepinmek arzusu hep birlikte yüklendiler, ben de kayınbabamın o koca yarağına yüklendim, hepsini bir anda taa köküne kadar amımın derinliklerinde hapsettim.
Ömrümde, hayatımda yapmadığım, yapamayacağım, canhıraş bağırmalar, anırmalar, evet resmen anırmalar, böğürtülerle, kayınbabamın yarağı üzerinde kalkıp kalkıp oturmaya ve kayınbabamın neresi denk gelirse ısıra ısıra emmeye, somurmaya başladım. Kayınbabam da memelerim ağzında, birini bırakıp birini yiyerek, hatta bazen her ikisini ağzına almaya çalışarak, bir elinin parmakları alttan götümde, beni habire yarağının üzerinde dans ettiriyordu. (Nasıl alırım, nasıl yerim?) diye düşündüğüm yarak amımda, kayınbabamın kucağında, yarağının üzerinde boyuna inip çıkmaktaydım. Belkide yaşayıp yaşayacağım en büyük ve erişilmez orgazmımı yaşadım. Kendime geldiğimde halen kayınbabamın kucağında idim. O şahane yarak amımın içinde, parmakları götümde, “Canım gelinim, güzelim, sevgilim, karım, orospum benim!” diyerek kayınbabam beni küçük küçük öpücüklerle yine sevmekteydi.
Kayınbabamın dudaklarına uzandım, dillerimiz yine birbirine dolaşmaya başladılar. İçimdeki yarağın daha bir şiştiğini, hatta damarlarını farkettiğimde, kayınbabam bir an durdu ve volkan gibi içime patladı. Evet sanki yanardağ faliyete geçti. Çeşme gibi akıyordu. Kayınbabamın boşalması bitince, “Harikaydın babacığım. Çok açmışsın, doydun mu?” dediğimde, “Sana doyulur mu güzel gelinim, daha yeni tadına varmaya başladım, canım benim! Sen de harikaydın, çok kadın bunun tamamını alamadı içine biliyor musun?” dedi. “Alamamaları normal babacığım, ben kendime şaşırıyorum, ben nasıl aldım diye.” dedim. “Canım gelinim, sen tam benlikmişsin. Bundan böyle hergün sevişiriz. Oğlumun bilmesine gerek yok, biz bize kaldığımız geceler bize yeter yavrum benim!” dedi. “Tamam babacığım oğlun bilmeyecek, artık asıl kocam sensin bundan böyle!” dedim ben de.
Oğlu zamanla bendeki olumlu değişimi, neşemi, mutluluğumu farketti tabii ve çok sevindi, “Ne güzel, bak babam geldi, yalnızlıktan kurtuldun, neşen yerinde. Ben de korkuyordum babamla anlaşamaz da aranıza soğukluk falan girer diye.” demez mi? Bilmiyor ki kayınbabamla hergün sikişiyorum! ilerleyen günlerde kayınbabama arkadan da verdim, götümü siktirdim. Evliliğimiz boyunca oğlunun elini bile sürmediği o bakire götümü kayınbabamın sikmesi ise benim için ayrı bir zevkti…