Merhaba; Bu yaşanmış hikayemi sizlere anlatmak istedim. Amaç yaşananları paylaşmak. Tatilde eşimle Antalya Side’ye gitmek için yola çıktık. Bayram arifesiydi. Bayram süresince kalacaktık. Özgürlük arıyorduk, değişik yer ve ortamlarda bulunmak bize zevk veriyordu. Çünkü dilediğimiz gibi davranıyorduk. Eşim harika bir kadın, fiziğide öyle. Aramızda hiç bir konuda kısıtlama yok. Arabamızla yola koyulduk, hava çok güzeldi. Antalya’ya yaklaştıkca hava dahada ısınıyordu. Yolda ıssız bir yerde mola verdik ve üzerimizdeki kalın giysileri çıkarıp yazlıklarımızı giydik.
Eşim diz üstü kiloş penye bir etek ve japone kollu bir bluz giydi, ben tişört ve şort. Rahatlamıştık. Yolda kırsalda tek tük satıcılar vardı. Eşim, “İstersen biraz meyve alalım.” dedi. Ben de kırmadım, “Hem hava alalım biraz.” dedim ve durdum. Zira yol yormuştu. Gelen geçen arabalarda dağın başında durup alışveriş yapıyorlardı. Sanırım o civarın köylüleriydiler. Neyse ben gölge biryer buldum oturdum, eşim ise yerde kasalarda olan meyvaları seçmek için yere çömelmişti. Satıcı 16 yaşında genç bir çocuktu. Aramızda baya mesafe vardı. Çocuğun gözleri karımın bacak arasındaydı, sürekli dikizdeydi. Eşim 2 adet muz alıp, “Şunları yiyelim, takrar alırız.” diyerek yanıma geldi ve alçak bir tabureye oturdu. Çocuk da yanımıza geldi, “Abi Tatile mi? Bayram gezmesi mi?” diyerek yanımıza sokuldu. Adı Mehmet miş, gözleri kaçamak yaparak karımın bacaklarına dalıyordu.
Bir ara başka müşteri gelince çocuk kalkıp tezgaha gitti. Eşime, “Çocuk gözlerini senden alamıyor.” dedim. “Hadi ya?” falan dedi, ama kendisininde farkında olduğunu söyledi. “Ozaman ona bir oyun oynayalım. Hem fantazi olur.” dedim. Karım da heyecanlanmıştı, “Olur ama fazla ileri gitmek yok!” dedi. “Bu sana bağlı, sen rahat davran.” dedim. Satıcı çocuk tekrar bize yaklaştı oturdu. Karım bacaklarını iyice açıyordu, farkında değilmiş gibi. Mehmet içine düşecekti. Karımın çişi gelmiş, “Tuvalet yok mu burada?” diye sordu. Mehmet de, “Az aşagıda bizim bahçe var, yanında küçük baraka var, orası tuvalet. Burdan gözükmüyor ama 100 metre ileride ağaçlıkları dönünce.” dedi. Ben de, “Hadi git.” dedim. “Ben korkarım.” deyince, ‘Mehmet seni götürsün’ dememe kalmadı, “Abla ben götürürüm!” diyerek yerinden kalktı. “Gelen olursa tezgaha bakıver abi.” dedi. Ben de, “Siz gelene kadar biraz kestireyim, gözlerimi dinlendireyim.” dedim.
Mehmet önden, karım arkadan gittiler. Yamaç iniyorlardı, karımın elinden tuttuyor, arasıra inmesine yardım ediyordu. Gözden kayboldular. Önce gidip gitmemekte tereddüt ettim, ama sonra tam ters taraflarından indim. Barakanın önünde Mehmet diz çökmüş vaziyette idi. Fazla yaklaşmadım. Anlaşılan kapının altından karımı dikizliyordu. O an kapı açıldı, karım Mehmeti yerde o durumda gördü. Mehmet sıkılgan bir şekilde omuzunu büktü. Karım omuzuna dokunarak “Olur böyle şeyler…” gibisinden birşeyler konuştu. Sonra ne dediyse, Mehmet diz çöktü, başını karımın eteğinin içine soktu. Karım bacaklarını ayırmıştı. Kilotu dizlerine kadar düştü. Karım Mehmete amını dilletiyordu! 3-4 dakika öyle devam etti. Sonra Mehmet doğruldu, sikini çıkardı. Siki çok büyük değildi, ama dikilmişti. Karım tecrübesini konuşturarak Mehmetin sikini ağzına aldı…
Kısa bir süre sonra Mehmet karımı tuvaletin arkasına götürdü, karımın ellerini bir ağaca dayayıp arkasına geçti. Ben uzakta kalmıştım, ama karımın amına gidip geldiği gözüküyordu. Mehmet karımı oracıkta sikmişti! Karım üstünü başını toparlayınca ben o an orayı terk ettim, yukarı çıktım. Az sonra bunlar geldiler. Bu anlattıklarım 15 dakika gibi bir zamanda olmuştu. Karıma “Hallettin mi çişini?” dedim. “Hı hı!” diye yanıt verdi, “Ama su yokmuş, ben de Mehmetin diline sildirdim, ama sadece okadar!” dedi. Şaşırmıştım, “Ciddi misin?” dedim. Karım “Valla ciddiyim!” dedi, ama siktirdiğininden bahsetmedi. “Hep fantazimiz olsun demezmiydin? İşte sana fantazi. Baktım çocuktan zarar gelmez dedim yaptım. Kızdın mı?” diyerek yüzümü okşadı. Mehmet’le vedalaşıp oradan ayrıldık. Yolda karım Mehmetin nasıl yaladığını anlattıkca benim yarrak dimdik oldu, “İyi ki sikmemiş seni!” dedim. “Vermezdim ki!” dedi.
Side’de motele yerleştik. Pansiyon gibi bir yer. Öylece kendimizi denizi gören bir tepe’ye attık, biralarımızı açtık, denize karşı soğuk soğuk içtik. Hava kararmak üzereydi. Karımın bacaklarını denize doğru açtım ve amcığını parmaklamaya başladım. Karımın amı iyice sulanmıştı. Oturduğumuz yer arka yol gibi bir yerdi, patikadan gelen geçen Turitler oluyordu. Fazla ileri gidemedik, oradan kalktık motele gittik. Yol yorgunluğu vardı, duş alıp uzandık. Sonra karımla bir güzel seviştik ve sikiştik.
Ertesi sabah eşim kahvaltı hazırlayacaktı. Biz ikinci kattaydık, merdivenler motelin ortasındaydı, mutfak ta aşağıdaydı. Karım üstüne ip askılı elbise giydi, dizlerinin üstündeydi boyu. Mutfağı ortak kullanacaktık. Motele, motel sahiplerinin oğulları bakıyordu, adı Serdal’mış. “Git çekinme.” dedim. Yumurta haşlayacaktı, bir de çay alacaktı. Gitti gerekli malzemeleri aldı geldi. Tedirgindi. “Ne oldu?” dedim. “Çocuk bana yiyecek gibi bakıyor, merdiven çıkarkende altan bacaklarıma bakıyordu. Döndüm, göz göze geldik, salak salak gülüyordu. Bu iki oldu, sen rahatsız olmayasın diye bahsetmedim.” dedi. “Takma kafana, birşey olmaz. Biraz rahat ol, tatilin tadını çıkar.” dedim.
Karım kahvaltıdan sonra güzelce giyindi, ben de öyle. Etrafı tanımaya çıkacaktık. Side de kalabalık bir çarşı var, esnaf ortamı var, ne ararsan bulursun. Gezdik, günün tadını çıkardık. Biralarımızı alıp motele geldik. Serdal moteli bırakamıyordu, bizden başka da kalan yoktu. Akşamları birkaç kişi gelip, gecelik kalıyorlardı, sezon açılmamıştı. Biralarımızı yudumladık. Akşam Milli maç vardı TV’de şifreli kanalda. Ben de maç hastasıyım, seyretmem lazımdı. Masada Serdal bana seyredeceğim yeri tarif etti. Ben saat dokuz gibi maç için kalktım, “Biter bitmez gelirim.” dedim. Karım, “Tamam geç kalma, hemen gel.” dedi. Çıktım, tarif ettikleri yere gittim. TV bozukmuş. Bu arada maç da başlamıştı. Başka yer de bulamayınca, bir kutu bira alıp içerek geri motelin yolunu tuttum.
Motele geldim hiç ses yoktu. Kata çıktım, kapının önünde masa sandalye vardı, girişler orta boşluktan olduğu için. Karım yattı uyudu herhalde diye düşündüm. TV ışığı vardı içerde. Kapının önündeki sandalyeye oturdum, biramı içip gireyim diye düşündüm. Ama bizim odanın perdesi 5-10 cm açık kalmış, duvar tarafından. İçeri baktım, karım Serdal’la sevişiyor! Serdal karımın bacaklarının arasında, kafasını karımın amına gömmüş bir vaziyette idi! Perdenin aralığından karımın yüzünü göremiyordum. Sadece Ahh’lama Ohh’lama sesleri geliyordu. İkiside çok rahattılar. Serdalın siki bayağı büyüktü. Sonra karım Serdalın sikini ağzına aldı. Karımın götü bana doğru dönüktü. Sonra Serdalı yatırıp sikinin üzerine oturdu, bütün hepsini aldı. Biraz öyle sikiştiler, sonra Serdal karımı sırt üstü yatırdı ve sikmeye devam etti. Serdalın gidip gelmeleri sıklaşmıştı, karımın ise kısık kısık iniltileri geliyordu. Derken Serdal karımın üzerine abandı ve öylece kaldı…
Hemen oradan uzaklaşmam gerektiğini anladım ve çabucak motelden çıktım. Bakkala gittim, ordan maç sonucunu öğrendim. Karıma telefon ettim, “Bira alıp geliyorum.” dedim, 3 bira alıp geri döndüm. Karım yatakta oturuyordu, ter içindeydi. “Bu ne hal?” dedim. “Çok sıcak!” dedi. Karımın dudaklarını öptüm, elimi amına attım, karımın amı vıcık vıcık’tı. “Offf amın yanıyor, ısırırım amını!” dedim. “Bekle duş alayım.” dedi, aldı geldi. Karımın amını yalayıp birgüzel siktim. Sonra birlikte duş aldık, giyindik ve kapının önüne çıktık. Hafif esinti vardı. Karım bana tebessümle öpücük kondurdu, “İyiki geldik buraya, çok rahatladım!” dedi. Bu konu hakkında karıma birşey söylemedim, ama o yaşananları aklıma getirerek, karımla 3 gün 3 gece sikiştik… Şu an itiraf ediyorum, yaşanmış iyi veya kötü ne varsa, bunlardan dolayı ve eşimin bazı kaçamaklarını bilmediğimi sanmasına rağmen, eşimle çok mutluyuz.